7 Mart 2016

Havadan hudan

Bir karikatür görmüştüm bir-iki yıl önce, bir yanda kedinin biriyle farenin biri halaya tutuşmuş oynuyorlar, öbür yandaysa iki adam, gene halaya tutuşmuşlar, biri öbürüne, "Demiştim sana, kedinin fareyle oynadığı gibi oynayacağım seninle," diyordu. Durup dururken aklıma geldi nedense. Karikatür kedilerini oldum olası sevmişimdir. Belki de gerçek kedilerden bile daha çok seviyorumdur onları. 
*
Bugün bir şeyler atıştırıyordum. Baktım, karşıdaki masada biri kitap okuyor. Daha önce burada kitap okuyan kimse görmediğim için dikkatimi çekti. Ne okuduğunu merak ettim. Az eğilip baktım, Gülün Adı'ydı. Bu durumun Umberto Eco'nun geçen günkü ölümüyle ilgili olduğu gün gibi ortadaydı. Kuşkusuz, Eco geçen gün ölmemiş olsaydı bu adamın elinde bu kitap olmayacaktı şimdi. Bu adam bu kitabı niçin okuyor olabilir diye sordum kendime. Sonra da olası yanıtları düşündüm. Birincisi, Eco öldükten hemen sonra onun tüm kitaplarını her zaman rastlanmayacak bir oranla indirime sokan yayınevinin bu indiriminden yararlanmak isteyip, fırsat bu fırsat diyerek kitabı alıp okumaya başlamış olabilirdi. İkincisi, Eco'nun ölüm haberini hepimiz gibi medyadan öğrenip, hakkında yazılanları okuyup, büyük adammış şu Umberto Eco, bir kitabını alıp da okuyayım, demiş olabilirdi. Üçüncüsü, Eco'nun en ünlü kitabı olan Gülün Adı'nı öteden beri okumak isteyip de hep ertelemiş olan bu adam yazarın ölümüyle birlikte bunu hatırlayıp okumaya başlamış olabilirdi. Bu üçünden başka da aklıma bir şey gelmedi. Son tahlildeyse yalnızca birer olasılıktı bunlar.
*
Bir yazar ölünce onun kitaplarının indirime sokulması ahlaksız bir davranış olarak değerlendirilebilir mi acaba? Düşündüm, bir yanıt veremedim kendime.
*
Önceki gün, "Bögün Ankara'da dehşetengiz bir rüzgâr eşliğinde hafif bir yağmur yağdı," diye yazıp yakın arkadaşlarıma WhatsApp'tan gönderdim. Sahiden de sert bir rüzgârdı. Kısa sürdü ama. Bu mevsimler de iyicene birbirine girdi. Neyin ne olduğu belli değil. Bahçedeki ağaç mayıs ayındaymışçasına çiçek açmış, beyaza bürünmüş, bugün fark ettim. 
*
Son günlerde bir anormallik baş gösterdi bende. Olur olmaz kelimelerin başına h sesini getirerek söylüyorum. Suya hu diyorum mesela, Mustafa'ya Hustafa, deftere hefter. Henüz bir teşhis koyamadım.
*
Amcam aradı bugün, büyük amcam. O da olmasa halimi hatrımı soran yok.
*
Futbol mutbol izlemeyi bırakalı epey oldu. Taraftar olarak Kolombiya milli takımını tutuyorum güya ama onun dahi bir tek oyuncusunun adını bildiğim yok. Neyse, söyleyeceğim bu değil, geçen gün Trabzonsporlu bir çocuk hakeme kırmızı kart göstermiş, görüntüsünü bulup izledim, tek kelimeyle hayran kaldım. Yıllarca maç izledim, vallahi böyle şık bir hareket görmedim. Ciddiyim. Yalnız, çocuk kartı çok kısa süreli tutuyor, birkaç saniye daha tutması gerekirdi. İzlemiyor olsam da Türkiye'deki futbol ortamında futbol hariç her şeyin olduğunu biliyorum.
*
Enikonu boka bulanmış günümüz dünyasında futbol ve bilumum seyirlik sporlar hiç de az şeyler değil aslında. Fakat hakiki olmak kaydıyla. İyi de hakikisini nereden bulacaksın?


"Bırak, gelen gelsin, giden gitsin. Kalacak olan kalır."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git