26 Kasım 2015

Başkasının kucağında büyüyenler

Tarihte o kadar çok "büyük" insan var ki, saymaya kalksan herhalde ömrün yetmez. Bereket versin, geçmişte olup bitmiş her şeyi bilmiyoruz, yoksa halimiz nice olurdu? Şu durumda bile, diğer her şeyi bir yana bırakın, yalnızca "büyük" insanların adları dahi ciltlerce kitap doldurur. Tarihte "büyük" insan çok olmasına çok da, siz de fark ettiniz mi bilmiyorum, bütün büyük insanlar, küçük insanlarla beraber yok olup gitmişler. Şu beylik sözle diyecek olursak, dünya kimseye kalmamış. Yani, "büyük" olmak kimseyi kurtaramamış, yok olup gitmeye engel olamamış.

Elbette bizim zamanımız da tarih denen sürecin bir parçası. Dolayısıyla tarihte olup biten pek çok şey günümüzde de olup bitiyor. Kuşkusuz, gelecekte de olup bitecek. O vakit rahatlıkla şöyle diyebiliriz: Tarihteki o çok fazla "büyük" insanın hiçbiri kalmadığına göre, günümüzün bu çok fazla "büyük" insanı da kalmayacaktır. Dünya geçmiştekilere kalmadığı gibi, bugünkülere de kalmayacaktır. 


Günümüzde de ne çok "büyük" insan var böyle. Daha dün, hatta ne dünü, sabahleyin ufak tefek olanlar, ikindiye varmadan bir bakmışsın "büyük" oluvermişler. Siyaset mi diyorlar adına, ne diyorlar, ben bilmem etmem.


Bu bağlamda şu da muhakkak belirtilmelidir ki, büyüklük ve küçüklük mefhumları görecelidir. Büyük neye göre büyük, küçük neye göre küçük? Ağaç karıncaya göre çok büyüktür, ama aynı ağaç gökdelene göre çok küçüktür.


Küçük çocukları bilirsiniz. Yüksekçe bir yere çıktılar mı, "Ben ne kadar büyüdüm," diye sevinirler. Ya da onları omzunuza filan aldınız mı, "Ben senden daha büyüğüm," derler. Onlar çocuk elbette, yaşları gereği böyle düşünmeleri gayet doğaldır. Fakat günümüzde yetişkin olduğu halde yüksekçe bir yere, mesela bir makam koltuğuna çıktığı için kendisinin büyüdüğünü zannedenlere ne demeli? Onlar gene neyse de, bazıları var ki diğer bazılarının kucağında, sırtında, omzunda filan yükselip "büyürler", ya onlara ne demeli? 


Tarihteki o şahlar, padişahlar, krallar, imparatorlar, basiliuslar, kayzerler, sezarlar, firavunlar, yabgular, kağanlar, çarlar, racalar, tennolar, mikadolar, fağfurlar, huangdiler ne şatafatlar içinde yaşadılar da sonunda toprak olmaktan kurtulamadılar. Demem o ki, bir imparatorla kölesi yüzyıllardır aynı toprağı paylaşıyorlar. Keza bir padişahla kulu yüzyıllardır aynı toprağı paylaşıyorlar. Şu halde bu dünyada küçük bir evde yaşamakla koca bir sarayda yaşamak arasında sanıldığı kadar da büyük bir fark olmasa gerek. Kim olursak olalım gideceğimiz yer belli. Sözüm "küçük" insanlara: Üzülmeyin. Küçük olmak başkasının kucağında büyümekten katbekat iyidir, güzeldir.

2 yorum:

  1. Merhabalar,
    Ne kadar güzel ve doğru bir anlatım olmuş,insanın okudukça okuyası geliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Tuğçe, hoş geldin.
      Teşekkür ederim. Keşke doğru olmasaydı bu dediklerim ama neylersin. Gene bekleriz, selamlar...

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git