2 Mart 2015

Carpe diem

Mart gelmiş. Geçen yıl hastanede karşılamıştım martı. Babamın refakatçisiydim. Sorsanız, daha iki ay olmadı, derdim. Halbuki yıl olmuş. Böyle böyle geçip gidiyor işte. Zaman bir an önce hepimizi yaşlandırmak istiyor. Zaman dediğin bir örümcek ağıdır ve hepimiz de onun içindeyiz. Yaşar Kemal bile göçtü gitti. Doksanını devirmişti. Demek ki neymiş, hakikaten de herkes ölümlüymüş. Fakat hiç kimse kendi ölümüne inanmıyor bu dünyada. Gerçekten inanmıyor. İnsan sürülerini gözlüyorum. Herkes bir elinde bir kazık, öbür elinde bir çekiç, bu dünyaya kazığını çakmaya çalışıyor. Fakat yapılan şey ömürden yemek, başka bir şey ummak yersiz. O zaman elde kala kala bu ânı yaşamak kalıyor.

4 yorum:

  1. Merhabalar,
    Biraz zor yazıyorum buraya yorum. Tutuğum nedense. Yine de buna yazmak istedim ama şimdi ne yazacağımı unuttum:-) Bir kaç haftadır "blogger"dan uzak kaldım, biraz hamlamışım sanırım. Hah! diyeceğim; o da öyle olmuyor işte. Geçmişten gelecekten sıyırıp kendini elimde bir tek bugün var demek, pek kolay olmuyor... Kişiye göre değişir tabii.
    Selamlar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Aze. İnsan tutulur bazen, elinde değil. Bırak blogger'ı, bazen hayattan uzaklaştığı oluyor insanın. Demem o ki, canını sıkma.
      *
      Kendini geçmişle gelecekten büsbütün koparamazsın tabii, fakat benim dediğim, geçmiş zaten geçmiş, gelecekse henüz gelmemiş olduğu için esas olan bu andır.

      Sevgiler...

      Sil
    2. Öyle değil ya, madem öyle diyorsun öyle olsun.
      Bu arada yeni kapak resmine bayıldım. İyi ki atlar var:-)

      Sil
    3. İyi peki, madem sen de "öyle olsun" diyorsun, öyle olsun. :))
      *
      Kapak resmini ben de çok beğendim. :)

      Sil

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git