19 Ocak 2014

Drakula Kimdir? (2)

1386-1418 yılları arasında Yaşlı Mircea adlı biri, bugünkü Romanya ve civarında genişçe bir Rumen devleti kurdu. Bu süre içinde başarılı sayılabilecek işler yaptı.

1393'te Türkler Bulgaristan'ı aldıklarında Mircea, sıranın kendi ülkesine geleceğini anladı ve hemen Osmanlı'yla bir bağlılık anlaşması imzaladı. Ne var ki, iki yıl sonra Avrupalı dostlarına yanaştı ve 1396'daki Niğbolu Savaşında onlarla birlikte hareket etti. Tam o sırada, doğuda Timur tehlikesi belirince Osmanlı tüm dikkatini oraya yöneltti. Yıldırım Beyazıt esir alındı ve tutsakken intihar etti. Mircea, Osmanlı'da işlerin bu şekilde yolunda gitmemesinden faydalanmak istedi ve kızını Şehzade Musa ile evlendirdi, onun Osmanlı tahtına geçmesi için de elinden gelen desteği verdi. Ancak bu işte bir rakibi vardı, Bizans İmparatoru II. Manuel de I. Mehmet'i (Çelebi Mehmet) desteklemekteydi. Mehmet, Musa'yı öldürtünce Mircea da şansını kaybetmiş oldu. Ayrıca, topraklarının bir kısmını da Osmanlı'ya kaptırdı. Nihayet 1417'de kaçınılmaz sonla karşılaştı ve Osmanlı'nın hakimiyetine girdi. Bundan bir yıl sonra Mircea öldü. Mezarının bugün hâlâ ziyaret edildiği söylenir. 

Mircea'nın birçok çocuğu vardı, ama bunlardan sadece Mihail adında olanı meşruydu. Fakat o zamanki kurallara göre meşru olmayan oğullar da babalarının tahtı üzerinde hak iddia edebiliyorlardı. İşte bunlardan biri, Vlad adındaki oğluydu.

Babasının sağlığında Vlad, Kutsal Roma-Germen İmparatoru Sigismond'un sarayında yaşamaktaydı. Orada, şövalye adayı olarak sarayda verilen seçkin eğitimden payını almıştı. Babası Mircea ölünce, hemen memleketine gitmek yerine Sigismond'un yanında bir süre daha kalmayı tercih etti. Mircea'nın ölümünden iki yıl sonra, yerine geçmiş olan oğlu Mihail de öldü. Kardeşleri tahta çıkmak için didişmeye başladılar. Vlad'ın da en büyük amacı buydu. Ama o, mücadelesini ülke dışında vermeye karar verdi. Sigismond, kanı kaynayan bu adamın Eflak tahtını ele geçirme uğruna kendi menfaatlerinin dışında hareket edeceğini anlayarak ona oyalayıcı işler verdi. Genç Vlad, Katolik ve Ortodoks kiliseleri arasındaki birleşme çalışmalarına katıldı böylece. Bir heyetle beraber İstanbul'a gitti. Burada, bir yandan söz konusu kilise işlerine katılırken diğer yandan Eflak tahtına çıkmak için kendisine siyasi destek aramaya çalıştı. Bir zaman İstanbul'da kaldıktan sonra Sigismond'un yanına döndü. 

Vlad, 1431 yılında Ejderha Tarikatı'na kabul edildi. Yaklaşık elli yıl önce Sigismond tarafından kurulmuştu bu tarikat. Görünürde diğer tarikatlardan pek farklı olmayan bir tür kardeşlik cemiyetiydi, fakat asıl amacı Sigismond ve çevresi için Avrupa'da menfaat sağlamaktı. Üyelerinin çoğu soylulardan oluşmaktaydı. Tarikatın her üyesine üzerinde ejderha olan, özenle işlenmiş bir madalyon verilirdi. Şövalye, bu madalyonu ölene dek boynunda taşımak zorundaydı. Ölünce de madalyon kendisiyle beraber tabuta konulurdu.

Zaman geçti ve nihayet Vlad, Sigismond'un güya desteğini de arkasına almış olarak Romanya topraklarına gitti. Ejderha, yani, Latincesiyle Draco tarikatına üye olduğu ve ejderhalı madalyonu sürekli olarak taşıdığı için, orada kendisine Dracul diye hitap ettiler. "Ejderha üyesi" gibi bir anlama geliyordu bu. Bundan sonra da kendisine artık gerçek adı Vlad'dan çok Dracul diye hitap edildi, o da bu adı kısa sürede benimsedi. Öyle ki, Dracul aile adı olarak yıllar boyu kullanıldı.


Tüm Drakula yazıları



Kaynak: Drakula ya da Kazıklı Voyvoda Eflak Prensi III. Vlad Tepeş'in Yaşamı, 
Radu R. Florescu, Raymond T. McNally, Çev.: Ali Cevat Akkoyunlu, Doğan Kitap.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuzda bir web sayfasına bağlantı vermek istiyorsanız buraya bakabilirsiniz.

Yorumlarla ilgili notlar için buradaki sayfanın sonuna bakabilirsiniz.

Sayfa başına git